su's...
28 Nisan 2011 Perşembe
gök kuşağının ışıltısında yaşamak varken sadece gölgesine bakar oldum.. renk görmeye takati kalmamış ama her renge bürünmüş bir palyaçoydu belki doğru benzetme ; neydi renksizliğe sürükleyen bu kadar renk arasında nedendi karanlığın gizeminde kaybolma isteği hep ve ne içindi kuş seslerine bile tahammülü olmadan sükunet isteyen varlıklara dönmenin nedeni kim bıktırdı bu kadar hayatın güzelliklerinden... yoksa neşesi hiç mi yoktu yaşadığımız anların...çocukken hayallerim vardı mesela nereye gitti onlar ? kim unutturdu hayal etmeyi neye daldık bu kadar ne önemliydi hayallere dalmaktan uçurduğumuz uçurtmaların kuyruğu hep mi çatılara takıldı bir tanesi bile kavuşamadı mı en büyük aşkı rüzgarına kuşlarla bir olup süzülemedi mi gökyüzünün derinliğine... sahi yıldızlar neredeler peki onlarda mı karanlığı huzur saydılar saklandılar herkesten ? en görkemli onlardı halbuki... ve en çok onları izlerken dalardım hayallere şimdi ne yıldızları görebiliyorum eskisi gibi ne de hayallerimi bulabiliyorum zihnimde...
15 Aralık 2010 Çarşamba
kabul bu en sevilene...
bi çocuktu...sebepsiz sığınmış küçük bi çocuk... ürkek korkak umutsuz bi çocuk... bırakmasındı tek arzusu o kocaman elleriyle kavrasın ellerini sımsıkı tutup hiç bi yere bırakmasındı... yaşlı gözlerini görmesinden utanmadığı biriydi o. yanında , yanında huzur buldu yumdu gözlerini herşeye ilk kez gözyaşlarını birinin silmeesine izin verdi çocuk...öyle ya güvenmişti. aşıktı sırılsıklam ömründe ilk kez böyleydi hayatta ilk kez birisi kendinden de önemli değerliydi. ilk kez sustu sözlerin büyüklüğünden korkup sustu birine çocuk... çünkü ilk kez kaybetmekten korktu birini... öyle ya çok sevdi çocuk , ölesiye sevdi...
serzeniş..
belki bi gün , bi gün kurtulursun herşeyden herkesten kendinden bile kurtulursun günü gelince... susmayı öğrendiğin gib isusturmayıda öğretebilirmisin peki ? içindeki harbi dışa vurup onlara sunduğunda öfkeni başlarına gelebilicekleri bilseler yine de çıkar mı bu kadar gür sesleri ? bekliyorum... sustukları sessizliğe karıştığım bi gece başımı yastığa huzurla koyabileceğim tek bir günü bekliyorum. sessiz sakin kimsesiz olsa bile... dişlerimi sıkıp avucumu yumruk yapmadan yıkıp geçmeden kırıp dökmeden yakmadan gemileri üzülüp üzmeden huzurlu bi geceyi bekliyorum... bi gün , evet elbet bigün gelicek biliyorum.
karanlık köşene çekilince aklındaki tüm gerçekler çıkar ortaya. kaçmak istesende her gece yüzleşirsin kendinle.kimseye belli etmesende hiçbişeeyi susmanı bile karanlığın anlar artık nedenini. bütün duyguların birbirine geçmiş. renkleri bile ayıramıyosun. bi yerden tutunmak istersin yeniden başlamak umudundur hep sadece hayal kırıklıkları biriktirirsin yarınına... artık dayanıcak gücü bulamazsın kendinde ama bir kez daha pes edersen eğer hep başladığın o yerde bulursun kendini. hiç istemediğin o yerde. boşunaymış o kdar çaban sesini yükseltmen boşunaymış. karşı çıkman boşuna.başaramamışsın sen bak. yerinde sayıyosun hala anlasana mahkumsun sen buna... şimdi kapat yine ışıkları bürün o sessiz kimsesizliğine
acı çektirmekten başka ne yapıosunuz ? solup gidişini izlemek hayatımın. onlarca darbeyle yürüyüpte biriylemi yıkılıcam? oyun gibi herşey kazanan hep sendin. sıra bu kez bende (?)...yığılıp kaldığımı sandığın o yerden kalkıp gülücem yüzüne ağlıyoken... sen beklemiyoken bi darbe benden olucak. oysa herşey bi tuzakken yıkılan yine ben... soluğum kesilecek düşerken ne kadar kararlı olsamda yenmeye sen açık ara öndesin... naparsam yapim hep aynı yerdeyim aydınlığa çıkamadığım hep o yer...etrafta başka bedenler çürümüş.bir yığın yanyana onlarca insan...harap bithap kabullenmiş yenilgiyi onlarcası..aklımda tek bi soru sonunda bende mi pes diyicem hayat sana ...
3 te gelir...
yok olup gitmek bırakmaktan daha kolay. sonlar başlangıçlardan kolay. silmek olmamış gibi davranmak unutmak herşeyi her sözü her hareketi... rol yapmak biraz hayata mutluymuş gibi gözükmek... sahte bi tebessüm etrafta bi kaç insan boşa geçen bi kaç saatle uzaklaşmak herşeyden ? soyutlamak kendini içindeki sesi susturmak bazen. engel olmak hıçkırıklarına... içine atmak herşeyi düşünmeden yaşamak hayatı anlamsızlıklarında anlam aramak geçerli bi sebep bulup sımsıkı tutunmak hayata... (!) son anında sönüp bakmak geçmişe yüzleşmek yaşamınla göz yummak hatalara.. tamamlamak isteyipte başaramadıkların hayal kırıklıkların,ulaşamadıkların,mahfettiklerin,özlediklerin - yerine son vermek hayatına mutlu gözüktüğün öyle olduğunu sandıkları bi anda hafif tebessüm,biraz acı ve belki kanının sıcaklığı yokoluşun...bedenin yere yığılmış gözlerinde bir damla yaş.ölmek vazgeçmekten daha kolay.
yaşımın değerini yaşamam gerekeni öğrenemedim mi hala yoksa daha çok var mı mutluluğuma.umutsuzluğum tecrübelerimden hatıra bana.yarınlarıma da mı armağan karanlığım? bu kadar iyi bi yalancı olmak... herşeyi saklayabilmek o içimdeki saklı bahçeye hapsetmek nefretimi,kızgınlığımı,kırgınlığımı... birine bağlanmak güvenmek kumar değilmidir aslında ? ya kazanırsın ya da.. bazen yazmak istemiyorum ama cümleler geçiyo aklımdan belli belirsiz durduramadığım karma karışık kelimeler birer birer dökülüyo dudaklarıma, yazmaya başlayınca kalem düşüncelerimden de hızlı oluyo durduramıyorum. sonunu nereye bağlayacağı belli olmuyo... satırlar bitip geriye döndüğümde bi ses artık sus dio.. sadece su's...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)